İstanbul, her mevsimin kendine özgü bir özelliği, kendine has bir tadı olduğu nadir şehirlerden. Adına sayısız şiirler yazılması, artan kalabalığına, keşmekeşine rağmen insanların akın akın gelip yaşamak istemesi boşuna değil. Yazı ayrı, kışı ayrı bu güzelim kent, var olduğu tarihler boyunca hep çok sevilmiş ve süslenmiş. Bu yazıda bu harikulade şehrin diğer tüm güzelliklerini bir kenara bırakarak kenti ziyaret eden misafirlerden, yani çiçeklerden bahsedeceğiz.
Üçüncü cemrenin toprağa düşmesiyle baharın geldiğini bize haber veren tabiat ana, mart sonunda zarafetin ve asaletin simgesi manolyaları ve uzak doğu tablolarından fırlamışçasına oryantal Japon Kirazlarını (sakura) İstanbul’un dört bir yanına gelişi güzel serpiştiriverir. Mis gibi kokusunun yanında yeni gelinleri andıran görüntüsüyle manolyalar, İstanbul’un güzelliğine güzellik katmayı kendine adeta görev edinmiş gibidir. Japon kültüründe büyük öneme sahip olan Sakura ise Japonya’da o kadar değerli ki ülkenin milli sembolleri arasında yer alır. Pembenin en koyusundan en açığına kadar her tonda açan Japon Kirazı ağaçları, mart ayında şehre neşe saçar.
Nisan geldi mi, bir önceki ayda yeşermeye başlayan lale soğanları kent sakinlerine göz kırpmaya başlar. Üstelik laleyi görmek için Gülhane Parkı, Emirgan Korusu ve Sultanahmet Meydanı gibi belli başlı yerlere gitmenize de gerek yok. Belediyeler sağ olsun, ana yollardaki refüjleri bile lalelerle süsleyip bize her an göz banyosu yaptırıyorlar. Böylece sarı, pembe veya kırmızı her renkten laleye İstanbul’un neresine giderseniz gidin bir merhaba diyebilirsiniz.
Mayıs Demek Erguvan Demek
Ünlü “Geleceğe Dönüş” filmindeki zaman makinasıyla İstanbul’un bilmediğiniz bir dönemine yolculuk ettiğinizi düşünün. Sağa bakıyorsunuz mor, sola bakıyorsunuz morun başka bir tonu… İşte o zaman anlayın ki İstanbul’a mayıs gelmiş. Aslında memleketi İstanbul olmasa da en çok İstanbul’u sever erguvan ve sevdiğini mutlu etmek isteyen bir sevgili gibi sürekli hediye verir. Hediyesi, morumsu pembe rengidir. Bu renge “İstanbul pembesi” denmesinin nedeni de erguvanın ta kendisidir. Her İstanbullu gibi erguvan da boğaz havasını sever ve en çok boğaz kıyısında görülür. Siz de erguvan görmek ve mis kokusunu içinize çekmek isterseniz yapacağınız en akıllıca şey bir tutam boğaz havası almak olacaktır.
İstanbul’un Çiğdemi, İstanbulensis
Dedik ya bu efsane şehir tarih boyunca birçok şiire konu olmuş, farklı farklı medeniyetlere kapılarını açmış ve her dönemde içinde yaşayanlar tarafından çok sevilmiş. Bunun o kadar çok nedeni var ki yazmaya kalksak sayfalar sürer. Çiçekler de İstanbul’u insanlar kadar seviyor olsa gerek ki bazıları sadece İstanbul’da yaşamaya ant içmiş gibi. Bunların başında, diğer on sekiz endemik kardeşinden biri olan ve adına İstanbul Çiğdemi de denen güneş sarısı rengiyle İstanbulensis gelir.
Biz İstanbul’un her yerinde çiçek görmekten çok mutluyuz ve başka bir yerde yaşayamayız. Eğer siz de bizimle aynı fikirdeyseniz ve İstanbul’da yaşayan sevdiklerinize çiçek siparişi vermek isterseniz, floristanbul.com olarak İstanbul’un her yerine aynı gün teslimat seçeneğimizle hizmetinizdeyiz.